6 Aralık 2016 Salı

ZAZA DİLİ ÜZERİNE YAPILAN BİLİMSEL ÇALIŞMALAR

1853 yılında Fransız, İngiliz, Osmanlı ve Piyemonte devletleri ile Rusya arasında yapılan Kırım savaşı büyük tarihi önemi yanında beklenmedik bir sonucu da doğurmuştur. Bu savaşta esir alınan Osmanlı askerleri Osmanlıyı daha derinlemesine tanıma gayreti içindeki Rusya tarafından bir alan araştırması aracı olarak kullanılmış ve o güne kadar bilim adamlarının haberdar olmadığı Zazacayı ve Zazaları bilim dünyasına tanınmasını sağlamışlardır. Rusya için çalışan Alman bilim adamı Peter Lerch Osmanlının doğu bölgelerinden gelen üç esirden o güne kadar bilim adamlarının haberdar olmadığı bir dil hakkında ilk derlemeleri yaparak Zazaca hakkında ilk kayıtları ortaya çıkarmıştır. Ancak bu Alman dil bilimci bu dili gramatik olarak incelemeye vakti yetmeyecek Zazaca hakkındaki bu derlemeleri yorumsuz ve analizsiz olarak yayınlanacaktır.[1]
Lerch’in 1857 yılında bu yayının sonrasında da Zazaca’ya ilişkin çalışmalar yapılmaya devam etmiştir. Tunceli’nin Pülümür Zazacası üzerine Wilhelm Strecker’in “Mundart Der Duzik in Dersim” adlı çalışması Otto Blau tarafindan 1862 yılında yayınlanmıştır. 1864 yılında Zazaca’nın Kürtçede bazı temel özellikleri itibariyle farklı olduğu Lerch’in derlemelerini analiz eden Friedrich Müller tarafından yayınlanan “Zaza Dialect der Kurdensprache” adlı eserde belirtecektir. Çermik Zazaca’sı üzerine çalışmalar yapan Alman araştırmacı Albert Le Choq’un araştırması 1903 yılında Berlin’de yayımlanmıştır. Fransız araştırmacı Clement Huart yayınladığı çalışmada İrani dillerden olan Esterebadi (Esterebad bugünkü Gorgan şehri olup Part bölgesinin merkezinde yer almaktaydı.) ile Zazaca’nın arasındaki güçlü benzerliklerin olduğunu 1909 yılında ortaya koydu.[2] Kürtçe ve diğer İrani diller üzerine önemli çalışmaları bulunan İngiliz Araştırmacı Ely Benister Soane, Kürtçe ile Zazaca arasında büyük farklar olduğunu 1909 yılında yazdığı makalede belirtmiştir.[3]1900′lü yılların başlarında Zazaların meskun olduğu bölgelere yapılan seyahatlerde Zazaların dili ve kültürüne ilişkin kayıtlar da yer bulmuştur. Zazaların yaşadığı Dersim bölgesine 1911 yılında yaptığı seyahatta L. Molyneux-Seel Dersimlilerin dilinin Zazaca olduğunu ve Kürtçeden farklı yapıda bulunduğunu belirtmiştir.[4] Ayrıca Elbsworth Huntington Fırat havzasına yaptığı seyahatle ilgili olarak kaleme aldığı makalede Sünni Zazalarla Kızılbaş Zazalar arasındaki kuvvetli benzerliğe dikkat çekmiştir.[5]
Zazalar ve Zazaca üzerine en önemli çalışma Alman bilim adamı Oskar Mann tarafından gerçekleştirilmiştir. O. Mann, “yeni Farsça”dan farklı olan Zazaca ile Gorancayla karşılaştırınca, 4. Temmuz 1906 da Prusya Bilimler Akademisine yazdığı mektubunda, Zazaca’nın katiyen Kürtçe olmadığını belirttmıştir.[6] Daha sonra onun çalışmaları diğer bir Alman bilim adamı olan Karl Haddank tarafından analiz edilerek 1932 yılında yayımlanmıştır. Onlar bu çalışmaları ile Zazaca’yı diğer İrani ve İrani olmayan diller ile karşılaştırmışlar ve Zazaca’nın ayrı bir dil olduğunu bir lehçe olmadığını ortaya koymuşlardır..
Daha sonraki yıllarda İrani diller konusundaki uzman bilim adamları tarafından Zazalar ve Zazaca üzerine yapılan araştırmalar devam etmiştir. Rusyalı parlak bilim adamı Minorsky Zazaların dilbilimsel ve etnik köken nedenleri ile Kürtlerin bir alt grubu olmadığını ortaya koymuştur.[8] Diğer bir İrani diller uzmanı olan MacKenzie ise Kuzey İrani dillerden Zazaca’nın ayrı bir dil olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca MacKenzie Kürtçenin Güney İrani dilleri olan Farsça ve Beluçca ile güçlü bağlarını ortaya koyarak Zazaca ile Kürtçenin İrani dillerin farklı gruplarından olduğunu ispat etmiştir.[9] Mann-Haddank ve Minorsky, Mackenzie gibi İrani diller üzerine uzman büyük bilim adamlarının Zazaca’nın ayrı bir dil olduğunu ispat etmeleri üzerine Zazaca’nın ayrı bir dil olduğu bilim adamlarınca kabul edilen bir realite haline gelmiştir. Daha sonraları Kürtler veya Zazalar üzerine yazan Kryenbroek, Windfuhr ve Paul, MacDowall, Bruinessen gibi onlarca batılı bilim adamı Zazaca’nın ayrı bir dil olduğu konusunda birleşmişlerdir. Son olarak Birleşmiş Milletler kültür örgütü olan UNESCO, Zazacayı yok olma tehlikesi altındaki diller arasında tasnif ederek Zazacanın karşı karşıya kaldığı güncel bir sorunun altını çizmiştir.[10
RASİM BOZBUĞA
Bu makale, Türkiye Günlüğü’nün Kış 2013, 113. sayısında (sayfa 57-78) yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder